‘Sopanın gâvur tarafı’ İsrail’e gösterilmeli
Kudüs. Hazreti Ömer döneminden bu tarafa İslam beldesi. Yavuz Sultan Selim döneminden bu tarafa Türk toprağı. Ta ki, İngiliz oyunları ile terör devleti oluşturuluncaya kadar. Osmanlı'nın gidişinden bu tarafa hem öksüz, hem yetim…
Birinci Dünya Savaşı’ndan bu tarafa Kudüs’ü de içine alan Ortadoğu coğrafyası gün yüzü görmedi. Bu toprakların halen kan dökülen tüm ülkelerinin sınırlarını İngilizler çizdiler. Irak, Suriye, Filistin, Ürdün, Suudi Arabistan, Yemen, Lübnan, Mısır….
Tabii ki çıbanın başı İsrail… Bölgedeki huzursuzluklar Yahudilerden sorulur. Problemli tüm alanlarda hangi taşı kaldırsan altına Siyonistler çıkıyor. Siyonizm’i ne de güzel anlatıyordu bize rahmetli Necmettin Erbakan. Allah ondan razı olsun. Mekânı cennet olsun.
Yeni nesillere yeniden, yeniden, yeniden anlatılmalı. Yeni anlatıcılar çıkmalı. Müslümanların kaderinin bu işgalci terörist devlete bırakılmaması gerektiği mutlaka çok iyi anlatılmalı- anlaşılmalı. Aksi halde onların dönen çarkının dişlisi olmaktan kurtulamayız. Bakınız Ortadoğu’nun kendilerini İslam coğrafyasının temsilcisi olarak lanse eden devletlerine… Nasıl da İsrail’in değirmenine tıpış tıpış su taşıyorlar.
Sadece kınamanın yetmediğini öğrendik.
Şimdi kalkıp bazıları ‘uluslararası toplum bir şeyler yapmalı’ diyor. Ya hu! Uluslararası toplum dediğiniz Birleşmiş Milletler. Birleşmiş Milletler defalarca toplandı bir sürü karar aldı. İsrail hangi bir zaman bu kararlara uydu?
Yok. Sınır aşılmış, bıçak kemiğe dayanmıştır. Artık fazlası şarttır. Bir ramazan gecesi, Müslümanlar Kadir Gecesini ihya etmeye hazırlanırken yapılan baskını içimize sindiremeyiz. Kabul edemeyiz. Belli ki bilerek kaşıyorlar. Müslümanları en hassas ayında, en mübarek gün ve gecelerinde bizar etmeye çalışıyorlar. Açık ve aleni şekilde meydan okuyorlar. ‘Müslümanları Kudüs’te barındırmayacağız’ diye…
Sorunu, Yahudilerin fikir babası olduğu yönetimde çoğunluğa Hristiyan devletlerin sahip olduğu Birleşmiş Milletlere havale etmek topu taca atmaktan başka bir şey değildir. Taca atmamalı, topla oynamalıyız. Ve hatta gol atmalıyız.
Nasıl mı?
Gecikmeden, bayram sonrasına bırakmadan tüm müslüman devletler acil olarak toplanmalı. İslam İşbirliği Teşkilatı’nın işi ne? İlkin sert bir cevap vermeli İsrail’e ve dünyaya. Ama sadece kuru bir mesajla değil. “Bir daha olursa sonucuna katlanırsınız “ denilmeli. “Biz üçüncü haremimizi asla ve asla size yar etmeyeceğiz. “ diye haykırılmalı. Halk deyimi ile ‘sopanın gâvur tarafı’ gösterilmeli İsrail’e. Yoksa olmaz.
Batı dünyası Ukrayna hadisesinde nasıl Rusya’ya karşı durup geri adım attırıyorsa, İslam Dünyası da bu terör devletinin karşısında aynı şekilde durmalı.
Yek vücut olmalı Müslümanlar. Tek ses, tek soluk…
İsrail zaten biliyor. Yaptığı her zulümden, her çirkeften, her katliamdan sonra müslüman devletler birer kınama mesajı yayımlayacak o kadar… Sonra unutacaklar. Daha doğrusu halının altına süpürecekler meseleyi… Arkası gelmeyecek…
Eğer İslam’ın izzetini, Filistinlilerin onurunu, nesillerimizin geleceğini düşünüyorsak artık harekete geçmeliyiz. Kınama yetmez.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.