Türkiye Vandal görsün.
84 milyon ülke insanının güzleri önünde bir gazeteci dövüldü.
Gazeteci Latif Şimşek’in suçu “bu ülkenin hâkimini, savcısını, polisini, istihbaratını da bu kadar küçümseyemezsiniz” demek. Milletvekili Cemal Enginyurt’un adamı-adamları ‘sen misin benim vekilime laf eden’ deyu, 50 yaşını aşmış savunmasız meslektaşımızı darp etti.
Ne cesaret!
Nasıl bir hadsizlik!
Bu ne terbiyesizlik!
İnsanlıktan, erdemden, ahlaktan, evrensel siyaset etiğinden uzak bu hareket, söylenebilecek her türlü ağır lafı kaldırır. Kimse kusura bakmasın.
Ne böyle milletvekilliği yapılır.
Ne böyle milletvekili danışmanı-koruması-adamı olur.
Ne böyle bir siyaset anlayışı…
Son yıllarda bazı siyaset adamlarının uçlarda dolaşan politik davranışları dikkatimizi çekiyor.
Daha önce İyi Partililer de bir muhabiri dövmüşlerdi.
Karşısındakini ikna etmeyi başaramayan kaba kişinin işidir dövmek…Sokak serserileri ‘gözünün üzerinde kaşın var diye’ mahallede adam döverler. Maalesef Türkiye’de muhalefet, siyaseti bu hale getirdi.
Demek ki, karşısındakini söz ile ikna edebilecek bir fikirleri ve yetenekleri yok.
Zafer Partisi, mülteci politikası üzerinden prim yapmaya çalışıyor. Nerede bir kavga olsa parti genel başkanı ‘Suriyeliler Türk dövdüler’ diye paylaşım yapıyor. İl teşkilatlarına böyle bir talimat verilmiş olmalı ki, işleri güçleri sokak kavgalarını takip etmek…
Ana muhalefet Partisi, yalan üzerine kurulu yeni bir seçim stratejisi benimsedi. Daha önceki seçimlerde de aynısını yaptılar. Ama bu sefer insanların gözünün içine baka baka yalan söylüyorlar. Daha büyük yalanlar. Ve hatta senaryolu yalanlar… Hani elektriği kesilen bir vatandaş üzerinden bir yaygara koparmışlardı. Vatandaş dün Cumhurbaşkanından ve hükümetten özür diledi. Dedi ki, ‘gelip bana çeşitli vaatlerle yalan söylettiler”. Keza bir muhtar da çocuğuna iş bulacakları vaadiyle kendilerini kandırıp rozet taktıklarını söyledi.
Peki, neden böyle? Neden ilkeli ve doğru siyaset yapmıyorlar?
Çünkü vatandaşa söyleyecek sözleri yok. Söylenecek doğruların altında kendilerinin kalacağından korktukları için yalana başvuruyorlar. Belki yalanlarına birileri inanır diye de ümitliler… Nasrettin Hoca’nın ‘ya tutarsa’ misali… Haklarını verelim özellikle gençleri bu yalanlarla bir miktar etkiledikleri de ortada…
İktidar cenahının hiç mi suçu yok. Olmaz mı?
Özellikle iktidar yanlısı medyanın da kendisini bir çek etmesi gerekiyor. Onların da (bizim de) yanlışlarımız var. Evet, el-hak biz yalan söylemiyoruz. Şükür. Ancak olaylara yaklaşım metodunda abartıdan kaçınmak gerekiyor. Abartı özellikle gençleri iktidar yanlısı medyadan soğutuyor. Tabi zaman zaman da ‘ülkede hiç sorun yokmuş’ gibi davranılıyor. Bu da doğru değil. Var olan sorunlara da değinmekte fayda var. Biz ‘yok’ dediğimizde sorunlar yok olmuyor.
İnanın böylesi ülke için de, insanımız için de çok daha iyi ve hayırlı. İnsanımız çok ferasetli. Neyin ne olduğunu çok iyi biliyor. Bu konuda yalan söyleyenin yalanını da, abartanın abartısını da değerlendirip firesini eline verecek kadar mahir.
Madem böyle o zaman muhalefet neden yalan söylüyor, neden en küçük eleştiriye tahammül edemiyor, neden karşıt görüşlüleri dövüyor?
Çünkü heybeleri boş.
Ama iktidar öyle değil. 20 yılda yapılanlar her şeyi anlatıyor zaten. Fazlasına gerek yok. Vatandaş dünya genelinde meydana gelen olumsuzluklardan kaynaklı sorunların da yine bu iktidar tarafından çözümleneceğini çok iyi biliyor. Vatandaşla oturup konuşuyoruz. Son birkaç hafta içinde Ankara, İstanbul, Malatya dolaşıp halkın nabzını tuttum.
Ez cümle halk; ‘çözerse Erdoğan çözer’ diyor, muhalefete inanmıyor.
Cemal Enginyurt’a gelince.
O bu ülkede yaşamayı, TBMM’de bulunmayı, insanların arasına çıkmayı hak etmiyor. Hani bir zamanlar Tanrı Dağları’na gitmiş de orada ‘en büyük idealim’ diye ulumuştu ya… Tanrı Dağları kucağını açmış onu bekliyor… Bir gün bile durmasın… Türkiye bu vandalı iyi tanıdı, dünya da tanısın.
Bu vesile ile arkadaşımız, meslektaşımız Latif Şimşek’e de geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.