Büyükşen cinayetinin perde arkası…
Her bayram bir konu mutlaka bulunur ve ziyaretler başlayınca hal ve hatır sorulduktan sonra o dönemin konusu ne ise laf döner dolaşır o konuya mutlaka gelir.
Bu konu bazen ABD, bazen hükümet, bazen dolar, bazen altın, köylerde ise yağmur, ürün sulama vs olur.
Bu kurban bayramında ise hunharca katledilen, hayatı boyunca hukuksuzluk adına tek bir kaydı bulunmayan, herhangi bir fatura da dahi gecikme vb bir şeyine rastlanılmayan, her başvurulan kapıda övgüye layık bir insan portresi olan Metin BÜYÜKŞEN ile kendisine akıl sorulan ve yol göstericiliği ile hanımların Necla ablasını konuştuk.
Bundan 3 yıl önce meydana gelen vahim olay, Müge ANLI’nın programına Dr. Osman BÜYÜKŞEN’ in tekrar çıkması yeniden gündeme geldi.
3 yıl boyunca vahim olay ile ilgili tanıkların söylediklerinden yola çıkılarak, izleyenlerde, program sunucusu ve onun yönlendirmeleriyle bir olgu ya da inanmışlıklar başladı.
Olay gecesinin tek görgü tanığı olan Büşra BÜYÜKŞEN’in yaşananları anlattıkça neler yaşadığını unutup söylediklerine odaklandı herkes.
Kıt akıllı insanlar dinledikçe anlatılanları, hemen hakim ya da savcı oldular… Hüküm belli:
- Böyle bir olay olamaz ve şahit olan Büşra her şeyi saklıyor yalan söylüyor.
Yüzünü göstermekten korkan lakin Allah’tan korkmayanlar sırtları dönük
‘’Büşra’nın büyük bir sırrı var saklıyor…. Büşra şöyle demiş miş, şöyle dememiş miş’’
İsminin açıklanmasını istemeyen ama canlı yayında sesi ile bilgiçlik taslayanlar.
‘’Onlar falan çobanla falan yerlerde falan filan…’’
Dr. Osman’ın ise isyanı bu tür söylentilerin hem önüne geçmek hem de gerçek suçluların yakalanması içindi. Sevdiklerinden ya da babasının ve annesinin sevdiği insanlardan bunu bekledi. Lakin dünürü olan kişi ise bu suçluyu aramak yerine…
- Sen nerdeydin nerdeydin Osman efendi? diye boş lakırtılarına şahit olurken
Dr. Osman;
– Bir ben mi aramak zorundayım babamın katilini, sevdiğini söyleyen insanlar nerde diye haklı olarak haykırıyor, bağırıyor, krizler yaşıyordu.
Bir gün babamı ziyaret etmiştim. Tv açık ve ekranda Müge ANLI. Olay ise Büyükşen cinayeti. Büşra BÜYÜKŞEN bildiklerini anlatıyor. Biraz dinledim ve Müge ANLI’nın şu sözlerine takıldım.
– Tutturmuşsun bir türkü, bir hikaye yazmışsın hep onu anlatıyorsun. Sanki senin aileni katledenler Amerika’dan gelen istihbarat ekibi. Kar maskeli şekilde öldürmeye gelmiş, yapma ne olur hepimiz her şeyi biliyoruz ama bu ekranda diyemiyoruz’’ diye cümlelerini duyunca ben de zannettim ki hani deneyimli ya o kişi beynimden ‘’Sanırım dosyaya hakim ve suçluyu biliyor ama bu program sayesinde kesin delil olma yolunda itiraf ettirmek istiyor’’ diye düşündüm.
Tam bu sırada köyümüze giderken içinden geçtiğimiz İsmil Mahallesini iyi bilen o bölgenin çocuğu olan ve belki tecrübesinden belki bir düşüncesinden ya da aklına geleni hemen diline döken babam dinledikten sonra pat diye:
– Acaba oğlum başka birini vuracaklardı da yanlışlıkla falan bunları mı vurdular diye yorum yapınca ben de
- Ya hu baba sen bari yapma herkes hakim herkes savcı diyerek ziyaretimi sonlandırıp ayrıldım.
İş yerlerinde, evlerde herkes konuşur oldu. Katil kesin şunlarda biri çıkacak diye.
– Bak gör diyerek nerde ise iddiaya girecek insanlar gördüm. Mehir senedi baş konu, konunun muhatapları baş şüpheli. Lakin ilk gün ne dedi ise son ana kadar hep aynısını söyleyen Büşra BÜYÜKŞEN’i yargısızca infaz etti ettirdi ettirdiler ettik…
Şimdi asıl konu şu EYYYYY KONYAAAAAAA Müge ANLI’nın derdi reyting anladık. Peki bizim derdimiz ne tahminlerimiz kesin karar olsun diye ya da sonunda ben demiştim demek için pat diye yorum yapanlar. Ne oldu? Soruyorum ne oldu?
Hani biz Müslümandık, hani Allah’tan korkardık, iftiradan Allah’a sığınırdık. Büşra BÜYÜKŞEN Müge’ye hakkımı helal etmem diyor. Peki Müge’ye inanıp içinden buğuz edenler bu kızımızı ya da yengesini suçlayanlar….? Burada da anladık ki (bazıları için) bizim dilimizi etliekmek yakmaz bu iftiralar yakar. Fesatlıklarımız başkalarını küçük görmelerimiz ya da birilerinin suratlarına kapattığımız kapılar yakar. Başkalarından kendisini üstün gören çalışanlar ya da idareciler.
Bir Konyalı bir yere atanacağı zaman hemen önünü kesmeye çalışanlar yalan yanlış konuşanlar. Başınıza bela olur diye o kişinin önünü kesip kendisini ya da yeğenini veya yakınını o makamlara getirmek için takla atan iftiracılar.
Vefayı semt adı ile karıştırıp arkadaşlarını ya da çalışanlarını kıymetsiz görenler.
Yüzlere gülüp arkadan bıyık burkanlar.
Her konuda her bilgiye sahipmiş gibi BİLGİN olanlar.
Hücurat süresi 12. Ayetinde Rabbimin bahsettiği kardeşinin ölü etini yiyenler. Tiksinmeyen DEDİKODUCU (baylar ve bayanlar) LAR. Ünlü komedyon Cem Yılmaz’ın bir sikecinde bahsettiği yol tarifi hikayesinde geçen ve sonucunda BİLMİYORUM de kardeşim. BİİİLLMİİİİİYOOOOORUUUUM
Sen jandarma değilsin ama Büşra’yı yalancılıkla suçluyorsun….
Vay beeeeee!
Bu dava sonuçlanana kadar olayı çözen ne jandarmalar gördüm. Bayramdan sonra onları bulup gözlerine bakarak soracağım EEEE ne olacak şimdi?
Adam sanılıp bir makama veya bir kuruma geçmek isteyenin önünü kesmek adına sorulan soruları istihbaratçı edası ile karalayan gizli servis çalışanlarına yapacak bir şeyimiz yok…
Giren bilmez bilen girmez,
Bu bir babı ilahidir.
Giyen bilmez bilen giymez
Bu bir Konya külahıdır…
BÜYÜKŞEN cinayetini çözeler aile üyelerini zan altından kurtarırken, biz cahil kulların daha çok günaha girmemize engel olan JASAT ekibine Konyalı biri olarak şükranlarımı sunuyorum…
Kimseye iftira atmayan zan altında bırakmayan o kadar büyük bir olaya şahit olup üstüne bu kadar yoğun baskı altında kalarak aklını kaçırmayan BÜŞRA!
Müge’yi bilmem ama bize HAKKINI HELAL ET...
Hayırlı Bayramlar…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.