Hayatımızın kaynağı tükeniyor
Dünya Su Gününde, suyun ne kadar kıymetli bir hazine olduğunu bir kez daha hatırlamak zorundayız. Özellikle Konya Ovası gibi kuraklıktan en çok etkilenen bölgelerde su tasarrufu artık bir tercih değil, hayati bir zorunluluk haline geldi. Yağış miktarlarının azalması, yer altı su seviyelerinin düşmesi ve bilinçsiz tüketim bizi ciddi bir su krizinin eşiğine getiriyor.
KURAKLIK KAPIDA, TEDBİR ŞART
Meteorolojik veriler, son yıllarda yağışların mevsim normallerinin çok altında seyrettiğini gösteriyor. Özellikle İç Anadolu, Ege ve Akdeniz’in iç kesimleri şiddetli kuraklık tehlikesiyle karşı karşıya. Sadece bu yıl değil, önümüzdeki yıllarda da iklim değişikliği nedeniyle yağış rejiminin değişeceği ve sıcaklıkların artacağı öngörülüyor.
Bu durum gıda üretiminde büyük sıkıntılar doğurabilir. Tarımsal sulamanın en büyük su tüketim kalemi olduğu düşünüldüğünde, modern sulama sistemlerine geçişin hızlandırılması, açık kanallardan yapılan sulamaların sonlandırılması gerekiyor. Eğer çiftçilerimiz hala vahşi sulama yöntemiyle tarımı sürdürmeye devam ederse, birkaç yıl içinde Konya Ovası’nda üretim büyük ölçüde düşebilir.
TARIM VE HAYVANCILIK TEHLİKEDE
Konya, Türkiye’nin tahıl ambarı olarak bilinir. Ancak, su kaynaklarının hızla tükenmesiyle buğday, arpa, şeker pancarı gibi temel tarım ürünlerinin üretimi düşüyor. Üstelik yalnızca bitkisel üretim değil, hayvancılık da bu durumdan doğrudan etkileniyor. Kuraklık nedeniyle meraların verimsizleşmesi, yem fiyatlarını artırıyor, süt ve et üretimini olumsuz etkiliyor.
Eğer tedbir alınmazsa, 2030 yılına kadar Türkiye’nin su fakiri ülkeler arasına girebileceği belirtiliyor. Şu an kişi başına düşen yıllık su miktarı 1300 metreküp civarında. Ancak nüfus artışı ve su kaynaklarının azalması nedeniyle bu rakam hızla 1000 metreküpün altına düşebilir. Bu da gıda güvenliği ve sürdürülebilir tarım açısından büyük bir risk demek.
NE YAPILMALI?
Bireysel olarak su tasarrufuna dikkat etmek elbette önemli. Ancak, esas çözüm devletin ve yerel yönetimlerin su yönetimi konusunda daha katı ve bilinçli politikalar üretmesinden geçiyor.
Tarımsal sulamada damla sulama ve basınçlı sulama sistemleri teşvik edilmeli, çiftçilere verilen destekler artırılmalı.
Yer altı su kaynaklarının aşırı tüketimi önlenmeli, kaçak sondaj kuyularının açılması engellenmeli.
Sanayide su geri dönüşüm sistemleri zorunlu hale getirilmeli.
Kentlerde yağmur suyu hasadı sistemleri yaygınlaştırılmalı.
Bireysel olarak bilinçli su tüketimi alışkanlık haline getirilmeli.
Bu önlemler alınmadığı sürece, Konya Ovası başta olmak üzere Türkiye’nin birçok bölgesinde tarımsal üretimin ve hayvancılığın sürdürülebilirliği tehlikeye girecek. Su, sınırsız bir kaynak değil ve onu korumazsak geleceğimiz büyük bir tehdit altında. Bugün önlem almazsak, yarın susuzlukla karşı karşıya kalabiliriz.
Unutmayalım: Suyu korumak, geleceğimizi korumaktır!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.