Nurettin Bay

Nurettin Bay

O düğünleri yasaklayın!

O düğünleri yasaklayın!

Sözüm önce kendime, sonra yakınlarıma, sonra da bu toplumun tüm fertlerine…

Çok önemli bir sorunumuz var. Bunu birlikte tavır takınıp ortak hareket edersek çözeriz.

Zaman zaman içimize sinmeyen bazı adetler olur, ama alışkanlıklarımızdan kolay vazgeçmeyiz. Ne var ki bazı alışkanlıklar vardır ki, artık zarara dönüşür. Düğünlerimiz de böyle bir noktada duruyor. Evlilik gibi kutsal bir bağ, ne yazık ki bugünlerde şatafatın, israfın, gösterişin gölgesinde boğuluyor.

Geçtiğimiz cuma hutbesinde bu meseleye temas edilince, kalem yazmaya mecbur bıraktı. Diyanet yerinde bir uyarıda bulundu: Düğünlerimizdeki abartılar gençleri evlilikten uzaklaştırıyor. Ev kurmak zaten başlı başına zorken, bir de düğün töreni bir tür ekonomik “yarışa” dönüştürülünce, gençler ne yapsın?

İnanın, bugün nice genç evlenmek istiyor ama düğün masraflarını düşündüğünde içine kapanıyor. Artık kız isteme bir program, nişan bir program, tanışma ayrı bir tören, kına gecesi düğünle yarışıyor, düğün ise festival havasında geçiyor. Bir de ikinci düğünler, “after party”ler, sosyal medya ekipleri, DJ masrafı, kamera, drone, salon, yemek, süsleme derken ortaya korkunç bir maliyet çıkıyor.

Ve sonra biz çıkıp diyoruz ki: “Gençler neden evlenmiyor?”

Efendim, bizim inancımızda evlilik kolaylaştırılması gereken bir ibadettir. Hazreti Fatıma ile Hazreti Ali’nin düğünü ortada. Peygamber Efendimiz (sav) nasıl sade, nasıl nezih bir şekilde nikâh kıydıysa, bize düşen de onun sünnetine ittiba etmektir. Ne aşırılıklar ne çılgınlık…Küçük bir yemek ikramı, birkaç güzel dua, o kadar. Ama bereket oradaydı.

Bugün ise bir düğün, orta halli bir ailenin birkaç yıllık birikimini silip süpürüyor. Ve bu yüzden gençler evlenmeyi erteliyor. Kimi 35’ine, kimi 40’ına kadar bekliyor. Bekledikçe de toplumun dengesi bozuluyor. Doğum oranı düşüyor, aile yapısı zayıflıyor, umutlar azalıyor.

Konya özelinde konuşalım… Şehir düğünü başka, köy düğünü başka. Dağ köyünün âdeti ayrı, ovanınki bambaşka. Kimsenin geleneğine laf edecek değiliz elbet. Ama gelenek diyerek israfa göz yumarsak, geleneği de geleceği de kaybederiz.

Bir düğün, başka insanların konforunu bozmaya; konvoyla yolları tıkamaya, silah sesleriyle mahalleleri inletmeye dönüşmemeli. Eğlence olacaksa bile, ölçüsünde olacak. Kimseye eziyet değil, bir hayır duası sebebi olmalı düğün.

Açık konuşmak gerekirse, benim elimde olsa, bu gösterişli düğünlerin bir kısmına hukuki sınırlama getirirdim. Abartının önüne geçmeden bu israf çılgınlığı durmaz. Çünkü bu iş artık sadece kültürel değil, ahlaki bir meseleye dönüştü.

Küçük adımlarla başlayabiliriz. Davetli sayısını azaltmak, sade menüler tercih etmek, gereksiz süslemelerden kaçınmak, düğünü bir ibadet şuuruyla ele almak…

Evlilik, toplumun temel taşıdır. Ama o taşı süsleyelim derken çatlatıyoruz. Sade düğün, sade hayat… Belki de aradığımız huzur bu sadelikte gizli.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Nurettin Bay Arşivi