Mustafa Dursun

Mustafa Dursun

DEZENFORMASYONLA MÜCADELE OKULDAN BAŞLAR

DEZENFORMASYONLA MÜCADELE OKULDAN BAŞLAR

Bugün, günlük yaşamlarında tüm insanlar için çok sayıda zorluk sunan dijital bir toplumda yaşıyoruz. Sosyal medya; iletişim uygulamaları ve birçok web sitesi başkalarıyla etkileşim kurma ve ayrıca bilgi ve verilere katkıda bulunma yeteneği sunar. Hemen hemen herkes bilgi üretebilir ve “içerik oluşturabilir” ancak neyin ve kimin güvenilir olduğuna nasıl karar vereceğiz? 

İki binlerin başına kadar olan süreçte bireyler günlük çalışma hayatlarını bitirip evlerine gittiklerinde dünyanın ve ülkenin nerede durduğunu birkaç kanal ve gazeteden öğrenebilirdi. Bu o dönem için yeterli hatta en sağlıklısıydı. Radyonun geçerliliği bitmek üzereydi… Hiçbir haber kaynağından farklı ses çıkmaz, olanı kabul eder ve bu kabullendiği süreci devam ettirirdi. Yani aldığı bilgi onun için doğru ve sorgulamaya gerek duyulmazdı. Bugün bu süreç maalesef ki haber kaynaklarının çeşitliliği ve bilgiye (doğru ya da yanlış) ulaşımın hızlanmasıyla tükendi.

BİLGİLERİMİZİ NEREDEN ALIYORUZ?

İnternet kullanımının hem dünyada hem de ülkemizde gelişmesiyle artık bilgiye ulaşmanın yolu değişti. Türkiye’de internete erişim oranı 2022’nin başında toplam nüfusun yüzde 82’si seviyesindeydi. 2021-2022 arasında Türkiye’deki internet kullanıcıları 3,9 milyon (yüzde +5,9) artış gösterdi. Ocak ayında ülkemizde 68,90 milyon sosyal medya kullanıcısı vardı. Bu sayı, toplam nüfusun yüzde 80,8’ine eşit. Türkiye’deki sosyal medya kullanıcıları 2021-2022 arasında 8,9 milyon (yüzde +14,8) arttı. Fakat bu sayının farklı bireyleri temsil etmeyebileceğini de unutmamak lazım. 

Türkiye de en çok kullanılan sosyal medya platformlarıysa sırayla:

  • Whatsapp %93.2
  • Instagram %92.5
  • Facebook %78.1
  • Twitter %69.6

Çocukların ve gençlerin çeşitli kaynaklardan bilgi aradıklarını ve haber tüketimlerinin geleneksel haber medyası (TV, radyo ve haber siteleri) ile sınırlı olma ihtimalinin düşük olduğunu kabul etmek önemlidir.

Yazıma başlama sebebimse Türkiye’de insanların mobil cihazlarda bir günde geçirdiği süre 4 saat 24 dk olup bu sayıya ulaşmada en büyük etkiye sahip olanlar ise 14-18 yaş arası gençler. Yani sahte haberlerin yayılmasında en büyük etkiye sahip olanlar gençlerimiz...

"Sahte haber" terimi, kasıtlı olarak kafa karıştırıcı bir terim olarak ve birinin aynı fikirde olmadığı bilgileri itibarsızlaştırmanın bir yolu olarak da kullanılabilir. Alternatif olarak, doğru bir kaynağın geçerliliğini baltalamak için kullanılabilir. 

Sahte haberler; görseller,ikna edici tasarımlar ve tıklama tuzakları ile destekleniyor. Ayrıca komplo teorisyenlerinin yayınladığı yazılarda sahte haberlerin yayılmasında önemli rol oynuyor.

Sahte haber yapılmasının sebeplerine gelince 2 başlık öne çıkıyor,

  • Tıklama yapılmasını sağlayarak legal ya da illegal kazanç elde etmek.
  • İnançları, görüşleri ve başkalarına olan güveni etkilemek için…

 

Peki insanlar neden çevrim içi olarak yanıltıcı ve sahte içerik paylaşıyor?

  • İnançların doğrulanması: Bir kullanıcı kendi inançlarını ve ideolojisini doğrulayan çevrim içi içerikle karşılaşırsa, bunu başkalarıyla çevrim içi paylaşma olasılığı daha yüksektir.
  • Güdü ileri taşır: Bazı çevrim içi kullanıcılar, başkalarını olumsuz etkileyen bir tür kişisel kazançla örtüşüyorsa örneğin çevrim içi bir dolandırıcılık (para veya veri sızdırmak için) yapmalarına olanak tanıyorsa yanlış bilgileri paylaşmayı seçebilir, nefret söylemi için fırsat sağlar , siyasi bir gündemi ilerletir.
  • Meydan okuma eksikliği: Yanlış veya yanıltıcı bilgiler tartışılmazsa veya buna karşı yapılan itiraz etkisizse bu diğer kullanıcılar tarafından içeriğin doğru ve güvenilir olduğunun bir göstergesi olarak yorumlanabilir ve paylaşılmasına sebep olur.

Şüpheli bilgileri nasıl tanıyabilirsiniz?

    1. Başlık tarafsız mı? Tıklama tuzağı mı? Başlık her zaman her şeyi söylemez. Örneğin, çevrim içi başlıkların bazen daha fazla tıklama almak için değiştirildiğini biliyor muydunuz? Ya da başlıkların genellikle alıntılar içerdiğini mi?
    2. Yazar kim? Listelenen bir yazar var mı? Yazar gerçekten var mı? Tanınmış siteler/gazeteler için yazıyor mu?
    3. Tarih nedir? Mesaj ne zaman yazıldı? İçerik güncel mi? Bazen eski bir makalenin yeni bir tarihi vardır ve başlık ve içerik güncellenmiştir.
    4. Haberi kim yayınladı? Haber ortamı mı? Sosyal medya aracılığıyla bir kişi? Yazar hangi kitleye ulaşmak istiyor?
    5. Kaynaklar nelerdir? Bilgi nereden geliyor? Başka bir haber ortamından, kuruluştan, röportajdan veya rapordan mı?
    6. Köprüler doğru mu? Makaleler diğer web sitelerine, kuruluşlara veya bilgilere atıfta bulunur. Ama bunlar gerçek mi? Ve makalede iddia edilenle eşleşiyorlar mı?
    7. Yazarın hangi nedeni vardı? Yazarın amacı nedir? Reklam mı? Bu bir görüş mü? Seni güldürmek için mi?
    8. Ön yargılarım neler? Genellikle bir şey söyleyen veya yazan birini tercih edersiniz. Kişisel deneyimleriniz veya çarpıcı görüntüleriniz sizi etkileyebilir.
    9. Bilgi nasıl sunulur? Bazı alarm sinyalleri: düzenlenmiş resimler, yazım hataları ve çok sayıda büyük harf ve ünlem işareti şüphelidir.
    10. Bunu neden görebiliyorum? Çevrim içi olarak genellikle arkadaşlarınızdan farklı haberler görürsünüz. Bu, internette neye baktığınızın, arkadaşlarınızın kim olduğunun ve hangi tercihlere sahip olduğunuzun sonucudur.

Yazımı sonlandırmadan önce dezenformasyonla mücadelenin okullardan başlaması gerektiğini tekrar etmekte fayda görüyorum. Gençlerimize Milli Eğitim Bakanlığımızın öncülüğünde ‘’Doğru internet kullanımı, Dezenformasyon nedir? Ve Yalan haber nasıl anlaşılır’’ konularını içeren bir branşla, ivedilikle yeni eğitim-öğretim yılına başlanmalı diye düşünüyorum…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mustafa Dursun Arşivi