Skoru yağan yağmura, sahadaki çamura bağlayanlara çok kızıyorum.

Yağış varsa, iki takıma da var, çamur varsa iki takıma da var.

Ülkemizin coğrafyası ve iklimi belli. Gerçi bu yıl kış falan da yok. Diyelim ki var. Ne yapacağız, dün kar yağdı, bugün yağmur vardı, yarın… diye sebeplere mi sarılacağız.

Kimse kusura bakmasın…. Çıkacak oyuncu oyununu oynayacak.

Yağmur yağıyorsa ona göre oynayacak, kar yağıyorsa ona göre oynayacak, don varsa ona göre oynayacak.

Yenildiysek, bunun suçlusu yağış veya çamur değil…

Daha maçın başında değerlendiremediğimiz bir pozisyon var. Kravets kaleciyle karşı karşıya kaldığı bu pozisyonu değerlendiremedi. Değerlendirebilseydi durum farklı olurdu.

Oyuncular, ‘maç bitse de evimize gitsek’ modundaydı.

Teknik heyet de suçu yağışa buldu.

Oh ne güzel…

Ha bir de hakeme söyleyecek sözümüz var.

Kravets’in düşürüldüğü bir pozisyon var.

Hadi sen göremedin.

VAR var.

Oyuncumuz ceza sahası içerisinde top ayağındayken üç rakibi tarafından makasa alınıp düşürülüyor.

Penaltı olması için daha ne olması gerekiyor?

İstanbul takımlarının torpili nereden?  

Bir de defansta Jevtovic’in yaptığı hatayı konuşmak gerekiyor.

Böyle bir hata yapılmaz, yapılmamalı.

Sonrasında gol attı diye Jevtovic’i affedecek değiliz.

Hata hatadır.

Sonuç; yenildik. Yan yattı, çamura battı, yağmur yağda, kar yağdı..

Hiç birisi bahane değil.

Bahanelere sığınarak oynamasaydık, kazanabilirdik.