İran'da neler oluyor?
Bir önceki yazıda “ABD İran’la farenin kediyle oynadığı gibi oynuyor” diye yazmıştım. Bazı okurlarım “o kadar da değil” şeklinde itiraz etmişlerdi.
Aradan sadece üç gün geçti. Yeniden değerlendirelim. 3 günlük gelişmelerin ardından neler oldu.
İran önce inkar etti, ardından kabul etti. ‘Ukrayna uçağını yanlışlıkla düşürdük’ dedi.
Füzelerimizle 80 Amerikalı öldürdük dedi, ardından ince bir kıvırmayla,”isteseydik öldürürdük ancak insanların ölmesini istemedik, Füzelerimizle ABD hedeflerini varabileceğimizi herkes gördü” dedi.
Ve sonunda İran halkı patladı. Yeni bir protesto dalgası başladı. Başlatıldı desek daha doğru olur. Herkes işin içinde CIA olduğunu söylüyor. Halk Ukrayna uçağının düşürülmesinden sonra takip edilen politika üzerinden dini lider Hamaney’in istifasını istiyor. İran’da dini lidere dönük eylemler bugüne kadar hemen hemen hiç olmadı.
Yaşananları sinema filmi gibi izlemeyip üzerinde kafa yoranlar şu sorulara cevap arıyorlar.
1- Irak’da ABD Büyükelçiliği basıldığında protestocular binaya ellerini kollarını sallayarak nasıl girdiler?
2-Bazı Amerikalı üst düzey yöneticiler hedeflerimize saldırıyı 3 saat öncesinden haber aldık binaları boşalttık” diye açıklama yaptılar. Haberi Amerika’ya kim verdi. Amerika’nın Irak’da dünya kadar füze savar bataryaları varken ve üç saat öncesinden saldırı istihbaratı alınmışken neden İran füzelerinin ABD üssüne düşmesine izin verildi.
3-İran savunma sistemleri neden sivil bir uçağı ABD füzesi şeklinde algıladı. Bu işte CİA’nın parmağı var mı?
4-CIA’nın parmağı yoksa uçağın düşürüldüğünü neden ilkin Amerika dile getirdi. Amerika “kasten düşürüldü” deyip başka ülkeleri de İran ile karşı karşıya getirme fırsatı bulmuşken neden bu altın fırsatı tepip “yanlışlıkla düşürdüler” dedi. Yanlışlıkla düşürdüklerini nereden biliyordu.
Şimdi diyeceksiniz ki, CIA dünyanın en güçlü istihbarat örgütü, tüm bunları yapabilecek güce sahip, ne var bunda?
Evet bu güce sahip. Ancak İran’ı tam köşeye sıkıştırmışken neden ‘tuş’ etmiyor.
İşte anlamamız ve tüm dünyaya özellikle de islam dünyasına anlatmamız gereken konu bu.
Tuş olup tarih sahnesinden çekilmiş bir İran Amerika’nın işine gelmiyor. Aksine bölgesine korku salan bir İran Amerika için muteber. Yoksa Sünni-Şii gerginliğini nasıl oluşturacak ki? Yoksa müslümanlar arasına fitneyi nasıl sokacak ki? Yoksa Körfez’in ensesi kalın zengin ülkelerine miadı dolmuş silahlarını nasıl satacak ki? Yoksa İsrail’in müslüman çatışmaları üzerine kurulu güvenliğini nasıl sağlayacak ki?
Peki, ABD kedi-köpek kavgası misali İran’la tam bir profesyonellikle sürdürdüğü düşük veya orta şiddete gerginlik politikalarını neden bir anda alevlendirip 3. Dünya savaşı çıkıyor tedirginliği yaşattı
Seçim yılı da ondan. Tüm bunlar seçim öncesi Trump’un işine yarayacak hadiseler. Malumunuz bir azil süreci de yaşanıyor. Trump seçim öncesi pek rahat değil. Amerika kamuoyu bu meselelerle meşgul. Trump’ın siyaset mühendisleri iyi çalışıyor. Öyle olmazsa bir taraftan savaş naraları atılırken diğer taraftan ABD’nin Birleşmiş Milletler temsilcisi, Birleşmiş Milletlere, “İran’la savaştan yana değiliz, ön koşulsuz görüşme yapmaya hazırız” şeklinde başvuruda bulunur mu?
Özetle “ABD ile İran’ın danışıklı dövüşünde bir değişiklik yok. Sadece şiddetini biraz artırdılar o kadar” diyorum.
Eğer İran yıllardır kahramanlık naraları atarak İsrail üzerinden yelkenlerini şişirme senaryosundan vazgeçip katil İsrail’e bırakın füzeyi bir mermi atarsa tüm bu düşüncelerimi kağıt gibi dürüp çöpe atacağım.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.