Nurettin Bay

Nurettin Bay

Yılbaşı mı, Mekke’nin fethi mi?

Yılbaşı mı, Mekke’nin fethi mi?

Her yıl sonunda bu konuyu ele almayı artık bir gelenek haline getirdim. Yılbaşı kutlamaları, toplumumuzda tartışılan bir mesele olmaya devam ediyor. Ancak bu tartışmalar genellikle eksik bilgi ve yanlış kabullerle yürütülüyor. Bu yazıda hem yılbaşı kutlamalarının gerçek anlamına hem de bu konuda doğru tavrın ne olması gerektiğine değinmek istiyorum.

Yılbaşı Kutlamalarının Kökeni

Öncelikle, yılbaşı kutlamalarının Hristiyanlıkla doğrudan bir bağlantısı olduğu algısı yanlıştır. Hristiyan dünyasında Hz. İsa’nın doğum günü Batı kiliselerinde 24 Aralık, Doğu kiliselerinde ise 6 Ocak olarak kabul edilir. 31 Aralık bu bağlamda ne Batı ne de Doğu Hristiyanlığı için özel bir dini anlam taşır. Batı toplumlarında bu gece, dini bir bayramdan ziyade seküler bir yıl sonu kutlaması olarak görülmektedir.

Bizim toplumumuzda da son 50 yıldır etkisini gösteren bu kutlama, Batı kültürünün bir yansımasıdır. Yüzyılı aşkın süredir bir kesimde oluşan körü körüne bir batı hayranlığı örneği…Ancak, kutlamanın kökenleri ve içeriği konusunda çoğu zaman kafa karışıklığı yaşanmaktadır. Bir kısmımız bu günü yeni bir yılın başlangıcı olarak kabul ederken, bir kısmımız bunun Hristiyanlara özgü bir gelenek olduğunu düşünüyor.

İslam’ın Perspektifi: Hoşgörü ve Duruş

Dinimiz hoşgörü dinidir. Başka inançlara ve geleneklere saygı duyar, onlara zarar vermediği müddetçe kimsenin inancına müdahale etmez. Bununla birlikte, Müslümanlar olarak kendi inançlarımız ve kimliğimizle hareket etmek zorundayız. Kur’an-ı Kerim, Hristiyanlara ve Yahudilere benzememeyi açıkça emreder. Bu, onları hor görmek anlamına gelmez, aksine kendi değerlerimizi ve inançlarımızı koruma bilinciyle ilgilidir. Zira İslam, Allah indinde tek geçerli dindir ve kendine özgü bir yaşam kültürüne sahiptir.

31 Aralık gecesi, Batı toplumlarında çoğunlukla çılgın eğlenceler, aşırı alkol tüketimi ve ahlaka aykırı davranışlarla anılır. Kendi inançlarına bağlı Hristiyanlar dahi bu durumdan rahatsızdır. Bu çelişki, İslam’ın hak bir din olduğunu ve Müslümanların inançlarına sadık kalmaları gerektiğini bize bir kez daha hatırlatmaktadır.

Mekke’nin Fethi Tartışması

Son yıllarda bir grup, 31 Aralık’ı Mekke’nin Fethi olarak kutlama eğilimine girmiştir. Tarih bilgisi olan herkes bilir ki Mekke, 11 Ocak 630 tarihinde fethedilmiştir. 31 Aralık’ı bu olayla ilişkilendirmek tarihsel bir hatadır. Eğer Mekke’nin fethini kutlamak istiyorsak bunu doğru zamanda, yani 11 Ocak’ta yapmalıyız. Mekke’nin fethini 31 Aralık’ta kutlayanlara sözümüz yok. Ancak unutmamalılar ki her tarihi hadiseyi kendi doğru zemini ile ilişkilendirmesek zamanla anlamında uzaklaştırmış oluruz. Yani dört başı mamur bir iş yapmış olmayız. Bir başka inanışın etkinliğini gölgeleyelim derken kendi inanışımızın içini boşaltmış oluruz. Ben buradan tüm Müslümanlara bir çağrıda bulunuyorum. Gelin 11 Ocak’ta Mekke’nin fethini gerçek anlamına uygun kutlayalım. Başka inanışlardan azade, yanlış anlaşılmalardan uzak…

Doğru Tavır Nedir?

Peki, 31 Aralık günü Müslümanlar ne yapmalıdır? Öncelikle bu gün, diğer günlerden farksızdır. 31 Aralık, 30 Aralık’tan ya da 1 Ocak’tan farklı bir anlam taşımaz. Müslümanlar vakur bir duruş sergileyerek, kendi inançlarını yaşamalı ve başkalarının kültürel etkinliklerine katılmamaya özen göstermelidir.

Unutulmamalıdır ki, İslam’da ibadetlerimiz ve kutlamalarımız Kur’an ve sünnet temelindedir. Peygamber Efendimiz (s.a.v.), böyle bir günü ne kutlamış ne de buna benzer bir örnek göstermiştir. Dolayısıyla, bu tür günlerde bir Müslümanın en doğru tavrı, diğer günlerde olduğu gibi günlük hayatına devam etmek ve ibadetlerine yönelmektir.

Sonuç Olarak

31 Aralık, ne Hz. İsa’nın doğum günüdür ne de Mekke’nin fethidir. Yılın 365 günü içerisinde herhangi bir gündür. Müslümanlar, kendi inançlarını yaşarken, başkalarının inançlarına saygı göstermeli, ancak taklitçi bir yaklaşımdan kaçınmalıdır. Bu, hem dinimizin gereği hem de kimliğimizi korumanın yoludur.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Nurettin Bay Arşivi