Trump’ın gücü Gazze’ye yetmez
Amerika Birleşik Devletleri’nde başkanlar değişse de Orta Doğu politikası değişmez. Zira Amerika göbekten bağlıdır İsrail’e… Hiçbir ABD başkanı Yahudi sermayesini görmezden gelemez. O sermaye olmadan iktidarlarını sürdüremeyeceklerimi bilirler. ABD’de 72.5 milleti bir arada tutan harç para… O para da İsrail güdümlü Yahudi baronlarının uhdesinde… Bu nedenlerdir ki seçilen başkanlarının yuları o baronların elinde desek yanlış bir şey söylemiş olmayız. ABD’nin Türkiye Anayasasındaki ilk üç maddede olduğu gibi değişmez, değiştirilemez ve hatta değiştirilmesi teklif dahi edilemez dış politika ilkeleri var. Bunlardan biri de, İsrail’i koruma ve kollama ilkesi.
ABD’de seçim dönemlerinde başkan adayları çeşitli vaatlerde bulunabilir, ancak iktidara geldiklerinde ülkenin derin dış politika geleneklerinin dışına çıkmaları pek mümkün olmaz. Amerikan siyasetinde büyük sermayenin, özellikle finans ve medya sektörlerinde etkili olan lobi gruplarının yönlendirdiği bir sistem var. Bu sistemde, başkanların seçim sürecinde dile getirdiği bazı politikalar, göreve geldiklerinde ya tamamen unutulur ya da sistemin genel çerçevesine uygun hale getirilerek revize edilir.
İsrail politikası da bu çerçevede değerlendirilmelidir. İsrail, ABD için yalnızca bir müttefik değil, bölgedeki Amerikan varlığını koruyan bir ileri karakol olarak görülmektedir. ABD’nin İsrail’e verdiği askeri, ekonomik ve diplomatik destek, yalnızca lobi faaliyetleriyle değil, aynı zamanda ABD’nin küresel stratejisinin bir parçası olarak şekillendirilmiştir.
Trump’ın Gazze Açıklamaları ve Gerçekler
ABD Başkanı Donald Trump, Orta Doğu politikalarıyla her zaman tartışmaların odağında oldu. Görev süresi boyunca İsrail’e verdiği açık destek, Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanıması ve Golan Tepeleri’ni İsrail toprağı olarak kabul etmesi gibi adımlarla kendini gösterdi. Trump’ın Gazze konusunda yaptığı son açıklamalar ise bölge gerçekleriyle örtüşmeyen, uygulanması imkânsız bir söylem…
Trump’ın Gazze’deki Müslümanları başka bölgelere taşıyarak “savaşı bitirme” önerisi, dünya gerçekleriyle taban tabana zıt. Gazze halkı, yıllardır süren saldırılar ve ambargolara rağmen topraklarını terk etmedi, aksine direnişlerini daha da güçlendirdi. 7 Ekim 2023’ten bu yana yaşanan süreç, Filistin halkının hiçbir şekilde mücadelesinden vazgeçmeyeceğini bir kez daha gösterdi.
Filistin Direnişi ve Bölgesel Etkileri
Gazze’deki direniş, yalnızca Filistin halkının mücadelesi değil, aynı zamanda tüm Orta Doğu’yu etkileyen bir mesele haline geldi. İsrail’in saldırılarına karşı artan uluslararası tepki, Filistin meselesinin küresel boyutta daha fazla destek görmesine yol açtı. Bugüne kadar Gazze’de 50.000’den fazla insan hayatını kaybetti, ancak buna rağmen Filistinlilerin direnişi kırılmadı. Bu, ABD ve İsrail’in hesaplarını zorlaştıran en büyük faktörlerden biri olarak öne çıkıyor.
Filistin meselesi sadece İsrail ile Filistin arasındaki bir çatışma değil, tüm bölgenin ve hatta küresel siyasetin temel konularından biri. Türkiye, Suudi Arabistan ve bazı Arap ülkeleri, Filistin davasına açık destek vererek İsrail’in politikalarına karşı duruşlarını netleştirdi. Eğer ABD ve İsrail, Gazze konusunda daha radikal adımlar atmaya devam ederse, bölgedeki ülkelerin tepkisi daha da sertleşir. Durum farklı yönlere kayar. İsrail düşmanlığı Amerikan düşmanlığına dönüşür. Zaten 1.5 yıldır hiç bir Müslüman ABD’yi dost görmüyor.
ABD’nin Orta Doğu politikası, başkanlar değişse de temel olarak sabit kalan bir strateji üzerine kurulmuştur. İsrail’in varlığı ve güvenliği, ABD’nin bu bölgedeki çıkarlarının merkezinde yer almakta ve bu durum, Amerikan siyasetinde kolay kolay değiştirilemeyecek bir gerçeklik olarak kalmaktadır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.