Bu göç Avrupa’yı yıkar
Avrupalılar Afrika ve Ön Asya’dan gelen göçleri ekmeklerini paylaşmamak için engellemeye çalışıyor. Asırlardır tüm zenginliklerini sömürdükleri topraklardan gelenleri büyük bir tehlike olarak görüyorlar. Avrupalılar şimdilik meseleye sadece madde ve inanç açısından bakıyorlar. Göçlerin devamı halinde refahlarının olumsuz etkileneceğine inanıyorlar ve gelenlerin çoğunluğu Müslüman olduğu için kabullenemiyorlar.
Hâlbuki tarihe baksalar, bu göçlerin çok büyük bir depremin öncül sarsıntısı olduğunu görecekler.
Peki, tarihte ne olmuştu?
Avrupa’da çağ değiştirecek iki önemli hadise Kavimler Göçü ile yaşanmıştır. Bunlardan birincisi M.S. 374’de başlayan Kavimler Göçü’dür. Balamir komutasında batıya hareket eden Hunlar, Karadeniz’in kuzeyinden Avrupa’ya varmışlar, burada yaşayan ve Romalıların ‘Barbar’ olarak nitelendirdikleri Cermen halklarını güneye itmişlerdi. Kavimler Göçü’nün oluşturduğu tazyik kısa süre içerisinde önce Roma İmparatorluğunun Doğu ve Batı Roma adları ile ikiye bölünmesine(M.S. 395) ve ardından da Batı Roma İmparatorluğunun yıkılmasına neden olmuştu. (M.S.476)
Roma İmparatorluğu’nun yıkılışı aynı zamanda İlk Çağ’ın da bitiş tarihi olarak kabul edilmiştir. Meseleye sadece bir İmparatorluğun çöküşü olarak bakmayan tarihçiler bu tarihten sonra doğu ile harmanlanan kültürü ile Avrupa’nın yeniden yapılandığını söylerler.
Avrupa’yı kökünden sarsan ikinci hadise de yine “göçler” ile olmuştur. Orta Asya’dan kopup gelen Türkmen boyları 5 asır süren mücadelelerinin sonrasında Avrupa’nın gelmiş geçmiş en büyük İmparatorluğunu tarihin çöplüğüne atmayı başardılar. 1453 İstanbul Fethi ikinci defa bir çağın bitişi yeni bir çağın açılışı olarak değerlendirilmiştir. Avrupa’da o günden sonra da hiçbir şey eskisi gibi olmamıştır.
M.S.476’da başlayan çöküş 20. yüzyıla kadar sürmüştür. Avrupalılar iki büyük cihan savaşının ardından 20.asrın ortalarında Avrupa Birliği şemsiyesi altında yeni bir İmparatorluk kurdular. Kendi yavruları olarak Atlantik ötesinde büyüyen Amerika Birleşik Devletleri de aynı medeniyetin devamı olarak kabul edilebilir.
Dünya’da kendi ırk ve dinlerinden başkalarına hayat hakkı tanımayan Avrupalılar, yaptıkları sömürü, işgal ve zulümlerin sonuçları ile yeni yeni yüzleşiyor. Sömürdükleri Afrika ve Ön Asya ülkelerinden gelen göçler uykularını kaçırıyor. Adeta ödleri kopuyor. Çocuk yapmadıklarından dolayı bir taraftan yaşlanırken, diğer taratan dış dünyadan gelen genç nüfuslara da kapılarını kapatıyorlar. Şimdilik Afrika’dan ilkel deniz araçları ile gelenlerin denizde boğulmalarını görmezden gelerek, Ön Asya’dan gelenleri de Türkiye’de oyalayarak bir bent oluşturmuş durumdalar. Ama unuttukları bir şey var. O da, her baraj bendinin dayanacağı bir su seviyesinin olması… O seviye aşıldığında bu sefer suyun altında kalıp boğulanlar kendileri olacak.
Onuncu yılına giren Suriye savaşı nedeni ile sadece Türkiye’ye göçenlerin sayısı 4 milyon. Bir bu kadarı da İdlib sınırları içerisinde bekletiliyor. Afrika’dan yola çıkanlardan boğulmadan karaya ayak basanlar Avrupa içlerine dağılmaya devam ediyor.
Dünyanın bu üçüncü büyük göç dalgasının devamı Avrupa’da başlayacak yeni çağdan haberler fısıldıyor. Tarih tekerrür edeceği gün ve saati bekliyor.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.