Burak Yiğit Akbıyık
İnsan olarak bu soykırımı durduramazsak…
İsrail, insanlık tarihinin görmediği bir yöntemi deniyor. Savaşta yenemediklerini, en güçlü orduyla, en gelişmiş silahlarla yok edemediklerini bu kez açlıkla yok etmeye çalışıyor. Böyle bir zulüm, Hz. Âdem’den bu yana, muhtemelen hiçbir coğrafyada, hiçbir halk üzerinde bu açıklıkta uygulanmadı.
Gazze’de yaklaşık iki buçuk milyon insan açlıkla baş başa. Bebekler ölüyor. Kadınlar, yaşlılar, hastalar ne yapacaklarını bilemez halde. Gözlerinin önünde tükenen canların çaresizliğini seyrediyorlar.
Peki, neyi deniyor İsrail? Mesaj açık, sarih, net: “Ya Gazze’yi terk edin, ya da bu topraklarda açlıktan ölün.”
Ne böyle bir savaş olabilir, ne de bu yapılan bir savaş stratejisiyle izah edilebilir. Çünkü savaş, iki gücün, iki ordunun askeri hedefler üzerinden yürüttüğü bir mücadeledir. Oysa Gazze’de yapılan bir savaş değil; Gazze’de yapılan, doğrudan sivilleri hedef alan, insanlık dışı bir soykırımdır.
Soykırım bir insanlık suçudur. Birleşmiş Milletler’in de açıkça tanımladığı gibi, soykırım sadece hedef aldığı halkı değil, bütün insanlığı hedef alır. Eğer bugün dünya üzerindeki 200’den fazla devlet bu soykırıma göz yumarsa, tarih boyunca güçlülerin zayıflar üzerinde kurduğu zulüm düzeni meşrulaşmış olacaktır.
İsrail devleti ve onu yönetenler, belki de kendi inançlarının, kendi üstünlük anlayışlarının gereğini yaptıklarını düşünüyorlar. Onlara göre kendilerinden olmayanlar insan değil; sadece Yahudilere hizmet etmek için yaratılmış varlıklar. Bu inançla hareket eden her İsrail yönetimi tarih boyunca gücü eline aldığında aynı şeyi yaptı. Ama sonunda hep kendi yıkımını hazırladı. Çünkü intikamın sahibi yalnızca Cenab-ı Allah’tır. Ve O, günü geldiğinde bu hesabı soracaktır. Bu konuda zerre kadar şüphem yok.
Ama biz ne yaptık?
Devletler ne yapıyor?
Liderler ne yapıyor?
Hepsi bu büyük imtihanın içindeler. Şu saatten itibaren, bebeklerin, kadınların, yaşlıların ölüme terk edildiği Gazze’de yaşananlara müdahale etmeyen her lider, her devlet, her güç sahibi bu zulmün ortağıdır. Bu tarihi vebalin altındadır.
Evet, bireysel olarak yapılan eylemler, gösteriler, yürüyüşler, boykotlar elbette kıymetlidir. Ama artık bu tür sembolik tepkiler İsrail’i durdurmaya yetmiyor. Çünkü karşımızda merhametle, insanlıkla, hukukla bağını çoktan koparmış bir yapı var.
O yüzden ya İsrail’in kendi halkı “Artık yeter!” diyecek ve insanlık adına sesini yükseltip bu yönetimi alaşağı edecek…
Ya da dünya devletleri bir araya gelerek, bu açık ve net soykırıma birlikte son verecek.
Aksi takdirde geriye tek bir şey kalır:
Cenab-ı Allah’ın hükmü.
Ve inanın, ben bugünlerde artık bu hükmün ne şekilde tecelli edeceğini düşünmekten bile korkuyorum.


Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.